sadece seni özlüyorum

işte bu kelime beni aldı götürdü dün akşam... İrem le beklenmedik sorunlar yaşamaya başladık. Sanırım benim çalışmamı geçici bir oyun gibi geldi ilk zamanlar. Şimdi baktı ki anne hep işe gidiyor bakıcı ise faliyet yok bir şey yok her gün git gel yoruldu sanırım benim ufaklığım. Bakıcının 8 yaşındaki kızıyla ilk zamanlar iyi anlaşırken şimdi her gün kavga eder oldular. dünde kızın elini benim kız cırmalayıp kanatmış. İrem ki kendinden küçüklerden bile dayak yeme potansiyeli varken neden böyle hırçınlaşıyor anlamıyorum. Aslında ne istediğini çok güzel ifade etti kendi tabiriyle. Anne tv deki pepenin de annesi çalışıyor ama onlara ebe ve dede kendi evlerinde bakıyor. Keşke benimde dedem ve anneannem yanımda olsaydı da biz de evimizde olsaydık dedi. Çok üzüldüm neden teyzeye gitmek eğlenceli değil mi dedim. Hayır ben orada çok sıkılıyorum dedi. Ve devamında sordum kızıyor musun yoksa seni oraya bırakıp işe gitmeme... İrem koptu ağlayarak hayır işe gitmene kızmıyorum sadece bizi misafirliğe bırakıp gittin için üzülüyorum ve seni çok özlüyorum. işte benim içimi alıp götürdü bu sözler. Dün akşamdan beri Kafamın içinde yankılanıyor. Tüm bu tepkiler geç de olsa normal tepkiler mi yoksa oturup üzerinde düşünülmeli bilmiyorum. Bana sorsan bugün işi bırakıp kaçasım var eve. O kadar kötüyüm sabah ara ara düşündükçe ağlama sendromlarına yakalandım. işe gelirken sokaklarda ki küçük kızlara uzun uzun baktım İrem'i hayal ederek. Tabi annesi olarak onu komşuya bile bırakıp gezmeye gitmezken birden bu ayrılık zor geliyor anlıyorum onu. Zaten iş yeri de dallas işte huzursuzum 1 kaç ay daha sabretsem mi çıkıp evimde otursam mı bilemiyorum. içim daralıyor.gözlerim soluyor ciğerim yanıyor.keşke olmasaydı sonumuz böyle.. Annelik ne biçim bir hastalıkmış kalbini ellerinin arasında ezsen ciğerinin acısı  bu kadar olmaz  onlara yandığın kadar.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ben kefenimin rengini çoktan seçtim

ACISIN KALBİN

bir tırtılın hikayesi